27 Nisan 2010 Salı

Normal şartlarda çok sosyal biri sayılmam.Evet her şeye merak duyarım ama iş harekete geçmeye gelince uyuşuk, çekingen, hemen pes eden biri olurum.Bu yönümden memnun olduğum söylenemez.
Son günlerde ise tamamen farklı davranıyorum.Ne etkinlik görsem gitmeye hevesleniyorum, hangi kursa gitsem diye program yapıyorum, bugün eski dostlardan kimi arayıp hatır sorsam/buluşsam diye düşünüyorum..Dahası harekete geçiyorum.Yapacak hiç bir şey bulamasam saatlerce yürüyorum.Ve farkediyorum ki insan hareket ettikçe; beynini, bedenini, zamanını kullandıkça daha iyi hissetmeye başlıyor.Monotonluk yaşama sevincine gem vuruyor, hergün farklı bir yerde olmak yorsa da iyi geliyor, yaşadığını iliklerine kadar hissetmeni sağlıyor.

Bu minvalde, fotoğrafçılık kursuna geçtiğimiz Salı başladım.Oyuncak Müzesinde Yelda Bayer'in derslerine katılıyorum.Hocamız muhteşem, daha ilk derste hepimiz heveslendik, heyecanlandık.Amacım dersler bitince gündelik hayatta gördüğüm ve kısa süreli belleğime aldığım tüm resimleri ekrana dökebilmek.Paylaşabilmek.Bu arada bir fotoğraf makinesi beğendim.Çok pahalı olması dışında (yaklaşık 2500 TL ki aslında elle tutulur fotoğraf makinaları için fazla sayılmaz!)harika bir makine.Bir yandan bu hafta sonu Sirkeci'ye gidip eşimin desteğiyle almayı düşünüyorum.Bir yandan da fazla masraf etme ne gerek var diyorum kendi kendime...

Bir de tiyatroya gidiyorum her hafta.Şehir tiyatrolarında geçen sezon beğendiğim oyun olmamıştı, gidip de beğenmedikçe gitmemeye başladım.Bu aralar yine bir heves geldi.Geçtiğimiz hafta 'Onlar Ermiş Muradına' isimli komediyi izledim.Oyunun ilk 15-20 dakikası içimden eyvah! yine abartılı, güldürmeyen sadece tuhaf hissettiren oyunlardan biri dedim.Ama oyun aktıkça hakikaten kaptırdığımı ve gülmeye başladığımı farkettim.Vaktiniz ve gülmeye ihtiyacınız varsa tavsiye ederim.Bu arada oyunun yazarı Georges Feydeau, yönetmeni ise Haldun Dormen...Şehir Tiyatroları'nın online sitesinden oyunlarla ilgili bilgiye ve programa ulaşabilir; kredi kartınızla bilet satın alabilirsiniz.Tık tık! Yarın akşam da 'İntiharın Genel Provası' oyununa gidiyorum.Bennu Yıldırımlar baş rolde, Ahmet Hakan'ın zaman zaman eleştirdiği kendini yerlerde atarak seyirciyi etkilemeye, yapay ve abartılı oyunculukla göz boyamaya çalışan oyunlardan biri değildir umarım...



PS:Ruh halim mutedil dalgalıydı bugün.İçimde biri yaşlı, bezgin, beni dibe çeken, ölümü kutsayan bir şeytan; diğeri genç, cesur, hevesli, yaşamak isteyen bir melek var sanki.Velhasıl insan olmak zor, ruh halim değişken, gecmis tozlu, yarın meçhul, şimdi yavan, bahar yorgun...

2 yorum:

  1. kötü hissedince ruh, bedene yansıyor hemen. çöküp duruluyor insan, zıplamaksa mutlulukla geliyor. umarım bir an önce değişir bu durum. bahar tamamen gelir, güneş saklanmazsa belki daha mı huzur dolarız?

    YanıtlaSil
  2. Evet :) bana da iyi hissetmem için biraz umut, biraz hareket, biraz daha güneş gerek...

    YanıtlaSil