11 Nisan 2014 Cuma

İntikam, her zaman yenebilen leziz bir sandviçtir! Perihan Mağden-Tehlikeli Temayüller



Perihan Mağden’e susamışım. Seneler önce gazete yazılarını düzenli takip eder, gündemdeki konuları bir de onun sivri, lafı eveleyip gevelemeye gerek duymadan gediğine koyan, sorgulayan, hiçbir konuya kuruma inanca sırtını yaslamadan sade insan olmanın şahaneliğiyle yorumlayan üslubuyla okumaya bayılırdım. Ve fakat bizim gibi eleştiriye, fütursuzluğa, kara koyunluğa tahammülü olmayan bir toplum için fazlaydı, nitekim bir süre sonra yıldı, yıldırıldı. Dolayısıyla uzunca süredir yeni denemelerine hasrettim. Evet güzel romanları da vardır Perihan Mağden’in. İnsan psikolojisini hallaç pamuğu gibi fırlata ata önümüze serdiği, garip, sert, zevkle okunan... Ama işte romanlar iki senede bir yetmiyor, yetemiyor. Bu kadında bizim ihtiyaç duyduğumuz bir şeyler olduğuna inanıyorum: pervasızlık, zeka ve düzen dediğimiz yılışık kaypaklığa şiddetli bir kin ! Ve hergün muhattap olmak zorunda kaldığımız sosyopatlara, damarlarımıza sirayet etmiş nevrozlara iyi gelen bir şeyler olduğuna inanıyorum yazılarında... Bir nevi panzehir, tabi anlayana...

Son kitabı, Tehlikeli Temayüller’den sevdiğim bir kaç bölüm. Ama kitapta daha fazlası var. İlişkilerde mış gibi yapmamak için nokta atışı yapan sorgulamaları, hayatı bize dar eden taksicileri , popüler kültürün yaratıklandırdığı yeni nesli, kutsal analık dikenlik tacını başından çıkarmayanları merak ediyorsanız ve bazen içinizi bulandırdığı, huzursuz ettiği halde tanımlayamadığınız herhangi bir absürtlük için ‘hah ben de işte tam da böyle düşünüyordum’ diyebilmek için okuyun...


Kutsal annelik o denli müsamaha gösterilen, karşısındakileri öylesine çaresizleştiren bir oyun kartı ki, kadın bu karta her gün daha fazla abandıkça etrafındaki çaresizler geri çekiliyor.


Ben şöyle bir iç kafanın da esiri oldukları kanaatindeyim: ‘Madem ben mutsuzum, tatminsizim, hayat korkunç ve potansiyel felaketlerle dolu; etrafıma da hayatı zindan etmek için NE gerekiyorsa yapabilirim. Ben bu kadar sıkıntılıysam, onların da canı sıkılsın. Ben bu kadar üzgünken kimse neşelenmesin. İçinde debelendiğim tatminsizlik çukurunda eşitlenelim, o zaman daha rahat ederim’

O kadar mutsuz ve huzursuzlar ki, kaybedecek hiçbir şeyleri yok!


Bu toplumdaki çıldırtıcı nevrotikliğe itaat katsayısını düşünürken, Kutsal Anne/Fazla İltifat ve Alakayla İğdiş Edilmiş Oğul/ Hiçbir Şeyi Görmek İstemeyen Ruh Baba üçgenini de her daim gözönüne almamızda sonsuz yarar var.


Alın, evliliklere bakın: Ne kadar az yüzleşme, o denli sürdürülebilir evlilik, beraberlik ihtimali.

Evli çiftler yüzleşmeme, birbirleriyle ilgili hakikatleri kedi şeyini örter gibi örtme, canlarını sıkacak huyları/olayları görmeme ve hatta göstermeme konusunda öyle üstatlaşmışlar ki.

Gözlerim kamaşıyor onları izlerken.

Bazen saf saf birinin bilip de çok mühimsediği bir olayı ‘Sen ona anlatmadın mı’ diye eşine/partnerine anlatıp anlatmadığını sorduğum oluyor.

Hayır! Tabii ki anlatmamış oluyorlar.

Eşe anlatılıp anlatamayacakları mevzular konusunda o kadar ince telli bir elekleri var ki!

Bu olağanüstü ince telli eleğin imalatı, Yüzleşmeme Arzusu Atölyesinde gerçekleştirilmiş oluyor.Yüzleşmezsen, paylaşmazsan, ne kokar ne bulaşır beraberliğini rahatça sürdürebiliyorsun.

Yüzleşmemek, aynen unutmak gibi. Bağışlamak, hatırlamamak, görmezden gelmek gibi. Onların türevi.Kabiledaşı.

Hatta daha üst modeli. Unutman ve affetmen dahi gereksiz kalıyor; bu çabalar dahi ekarte ediliyor.

Zira yüzleşmeme kurnazlığını gösterdiğin için HABERİN YOK!

E haberin olmadığına göre, yoluna devam edebilirsin. Öyle değil mi?


Eşleri tarafından (gizlice) itilip kakılan, evdeki yaşam stilleri kadınların mutlak tercihleriyle belirlendiği halde, bunu görmezden gelen ya da sineye çeken adamlar ‘aşırı babalık’ diyebileceğim bir tiyatro sahnesinde debelenmekle meşguller.Tatil köylerinin havuzlarında, plajlarda, okul müsamerelerinde (özellikle kızlarına) ‘Gel babişinin kollarına, benim aşkım, canım yavrum’ yapan koca koca heriflerin manzarası içimi bulandırıyor resmen.Bir over-babalık haline esir düşmüş vaziyetteler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder