16 Ağustos 2011 Salı

Heves

Üşengeçliğimi, bir türlü harekete geçemeyişimi, yorgunluğumu yazmayacağım bu sefer.Çünkü iyi kötü bu yazıyı okuyan sizler bu hallerimi zaten bilirsiniz.Zaten son yazımla şimdiki arasındaki zamana bakarsanız ne kadar uzun bir süredir tembelliğin girdabında olduğumu da gözlemleyebilirsiniz.
Ve fakat son zamanlarda yeniden heves duymaya başladım ki bu iyiye alamettir benim hayatımda.Mutluluk denilen şey benim için hevesle eş anlamlıdır.Mutsuzsam, Karunun hazinelerini koysanız önüme kılım kıpırdamaz, ışığı sönmüştür gözlerimin.En güzel manzaralı yerde dünyanın keşmekeşi çarpar gözüme.En nefis yemekte kalori sayarım.
Ama hevesliyken bir başka.Avluya sızan ikindi güneşi bile güzel, masada uyuklayan kedi huzur verici, egzamalı köpeğin kokusu bile iyi geliyor.Çünkü ölüler diyarından çıkıştır heves duymak; yeniden ışık, renk, koku, tad alabilmek.Kendini suçlamaktan vazgeçip, kullar arasında bir kulum işte, günahlarım diğerlerinden ne bir eksik ne bir fazla diyebilmek...
Bu kadar iç dünya masalı yeter sanki.Kitaplara geri dönersek; epey okudum bu hafta.Elif Şafak'ın İskender'i, Zülfü Livaneli'nin Seranad'ı bitirdim.Her ikisi de güzeldi, tavsiye edilebilecek kitaplar.Ama o kadar.Hani çok çok etkileyiciler miydi diye düşününce o kadar da etkilenmediğine karar verebileceğin tarzda kitaplar.
Şimdi içimde öyle bir kitap çıksaki karşıma hayatım değişse hevesi var.
Vesselam

2 yorum:

  1. blogunu yeni öğrendim. bir kaç yazını okudum ve çok beğendim.böyle kitap yorumları paylaşan bi blog bulduğuma çok sevindim.başka da var mı bildiğin? ayrıca kendini hayatını kısa kısa anlatışını da sevdim.lütfen yazmayı bırakma. sanırım son zamanlarda pek paylaşmak istemiyorsun..?

    YanıtlaSil
  2. teşekkürler, takip ettiğim kitapla ilgili epey blog var, listeme bir göz atabilirsin.evet sanırım hayat beni çok yoruyor bazen :)

    YanıtlaSil