22 Ekim 2010 Cuma

Çalkantılar

Haftalardır koşturmuştuk; istediğimiz semtte, istediğimiz fiyatta ev bulabilmek için.Tam evi bulduk, bu sefer eşimin işyerinde sorunlar çıktı.Bu sorunlu halde borca girmeyi göze alamadık.Ev için onca çaba ve koşturmaca boşa gitmiş oldu.Bir de iş stresi başladı.

Neyseki ben iş anlamında hayatımın en mutlu günlerini yaşıyorum.Çok huzurluyum.Sürekli yeni şeyler öğreniyorum, insanlarla ve hayvanlarla diyalog halindeyim, sıkıcı bir ofiste, tüm gün masa başında değilim ve bu beni inanılmaz şekilde iyi hissettiryor.

Son zamanlarda mesleki kitaplar hariç pek kitap okumamış, hatta tuhaf şekilde okumak bile istememiştim.Bu hafta sanırım bütün bu durgunluğu anormal bir coşkuyla D&R' koşarak ve 4 kitap birden alıp, 2 günde 2'sini bitirerek attım :)



İçimdeki Yolculuk Esra Özbay'ın geçmiş hayattaki karmalarını(?!) ve bu hayatta yaşadığı olumsuz kayıtları silerek, içinde parayla, kariyerle, başarılarla, çocukla, evlilikle, aşkla bir türlü dolduramadığı boşluğu kendisinin üstbeniyle yeniden bütünleşerek doldurmasını anlatıyor.Biliyorum eğer Nil Avunduk'un seminerlerine katılmadıysanız kulağa biraz tuhaf geliyor bu cümle.Ben iki sene önce bir müddet seminerlere katılmış, ardından bu yöntemi kullanıp korkularını temizleyen kişilerin yazdığı kitapları okumuştum.Seminerde anlatılan bazı şeyler bana gerçekten uzak (geçmiş hayatta yaşanılan deneyimler vs.) ama korkuların insanı nasıl dibe çekebildiği konusunda anlatılanlara ve bebeklikten bu yana zihnimize kodlanan olumsuz kalıpların hayatımızda farkına bile varmadan bizi nasıl etkilediğine yüzdeyüz katılıyorum.



Kedinizi Nasıl Bilirsiniz? kedi davranışlarını kısa kısa açıklayan, kedi meraklılarına tavsiye edebileceğim bir kitap.Hayvan davranışları ilginizi çekmiyorsa almayı, okumayı denemeyin :)

Henüz okumadığım, masamda duran diğer kitaplar ise İskender Pala'nın son romanı Şah&Sultan ve Hanefi Avcı'nın epey gündem oluşturan kitabı Haliç'te Yaşayan Simonlar...Okur okumaz bu kitaplarla ilgili fikirlerimi sizlerle paylaşacağım.

Bu arada havaların soğumasıyla tiyatro ve sinema sezonunu bu hafta sonu açmaya karar verdim.İlkini izleyip sevdiğim korku-gerilim türü bir film olan Paranormal Activity'nin ikincisine kısmetse Pazar sabahtan gidiyoruz.Sabah sabah korku olur mu diyen eşime inat!

Pazar sabahı erkenden sahilde fotoğraf çekip, kaç zamandır ihmal ettiğim makinemin de bir tozunu atmak istiyorum.

Sanırım hayattaki çalkantılar ben de yaşama isteği uyandırıyor.Herşeye dört koldan saldırma isteğimi başka türlü açıklayamadım ben.Ama umarım hep böyle olurum/hissederim.Başka türlü çok tatsız çünkü hayat.

Selamlar ve sevgiler :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder